Aşkın Gözü Kör Mü Acaba?

büşra

Member
Aşkın Gözü Kör Mü Acaba?


Çok sevdiğim bir kız arkadaşım var. Allah için güzel kızdır, hem de yolda kafaları kendisine çevirten cinsten. Ayrıca kültürlüdür, komiktir, dünya hakkında bilgilidir, okur, dinler, izler, katılır. İyi bir eğitim almış, güzel bir işe girmiş, kimseye muhtaç değil, ekmeğini her şekilde kazanır. Huyu da iyidir. Merhametli, duyarlı, iyi kalpli. Velhasıl, o nadir bulunan hem içi hem dışı güzel insanlardan işte.
Bütün bu nitelikleri sayesinde çevresinden erkekler eksik olmuyor. Fakat sonuç ne derseniz, sonuç havuç! Bizim kız ne yapıp ediyor, onu en mutsuz edecek erkeği bulup seçiyor. Sonrası bildiğiniz hikâye: Gelsin ağlama krizleri, gitsin depresif ruh halleri. “Bir daha asla âşık olmayacağım” yeminleri ve final: Daha yarası geçmeden haydi hop, başka bir ilişki.
Bu kadar sevmesem döveceğim artık. Bir insan nasıl sosyal hayatta bu denli başarılı, düzgün, akıllı biriyken iş aşka gelince nasıl bu kadar sapıtabilir?
En son âşık olduğu adam evli çıktı. Geçen gün berbat bir sesle telefon etti. “Bana gel, çabuk”
Hemen kafamda planı kurdum:
19.00 -19.01: Karşılama, öpüşme
19.01- 19.02: On cümlede ilişki tarihçesi ve ayrılık
19.02- 19.03: “Allah belasını versin”
19.03- 19.04: “Bir de beni sevdiğini söyledi”
19:04 -19.05: “Nesini seveceğim, o beni sevdi diye..”
19.05 -22.00: Adama birlikte ilenme
22.00- 24:00: Pasta yeme, film izleme, telefon numarası silme, mesajları silme, facebook’tan çıkarma
24.00: “Bir daha asla!” ve kapanış.
Pastayı ve filmleri aldım, gittim. Fakat yüzünü görür görmez bu ikisiyle bu geceyi kurtaramayacağımı anladım. Gözleri ağlamaktan şişmiş, saç baş bir tarafta. İlişki tarihçesini hemen kapıda boynuma sarıldığı anda özetledi: “Evliymiş!”
Bu durum sanırım kırık dökük ilişkilerinin en tepe noktasıydı. Çünkü inanılmaz bir şekilde bir yandan adama kızıyor, bir yandan da onu ne kadar sevdiğini, ilk defa bunca âşık olduğunu söylüyor, sürekli “ben ne yapacağım şimdi?” diye soruyordu.
Baktım durum bildiğimden kötü, hemen birlikte ilenme seansına geçeyim bari dedim. Adamı korumaya başladı. “Nasıl böyle bir şey yapar?” diyorum “Bana âşık olmuş, ne yapsın?” diyor. “Saçmalama yalan söylemiş işte sana. Böyle aşk mı olur?” diyorum. “E, ne yapsaydı? Evli olduğunu bilsem onunla çıkar mıydım?” diyor. “Aslında..” deyip deyip bir de adamın meziyetlerini anlatmaya başlamaz mı? Çok merhametliymiş (karısından boşanamama sebebi buymuş) çok dürüstmüş aslında (evli olduğunu söylemeyişini saymazsak ki, tabii neden sayalım ki?) sorumluluk sahibiymiş (iki çocuk sahibiymiş ben de kabul edermişim ki, yakışıklıymış Allah için (Allah için kabul etmem, aynı adamdan bahsediyor olamayız şu anda)
Ay, neyse işte. Daha da sayamayacağım bir sürü havadan sudan sebepler. Öyle bir an geldi ki, sanki ayrılacak olan benim de o bana ayrılma diyor. Ne diyeceğimi şaşırdım.
“Bir dakika,” dedim. “Şu an neden bahsettiğimizin farkında mısın sen?”
Bir durdu. “Ayrılığımdan” dedi.
“Emin misin?” dedim. “Sen ayrıldığında yaptığımız konuşmaların hiçbirine benzemiyor bak bu.”
Ortaya çıktı ki, bu kez ayrılık talebi bizim kızdan gelmemiş. Akşam gezmelerinin belli bir saatte bitmesinden, gece aradığında sık sık telefonun kapalı olmasından, birbirlerine o kadar âşıkken hala bir evlenme teklifi gelmemesinden filan şüphelenip şaka yollu “Yoksa evli misin?” der demez adam dökülmüş meğer. Kısa yoldan, evet, evli olduğunu, onun çok iyi bir insan olduğunu, kendisinin de ona çok fena aşık olmasa asla böyle bir şey yapmayacağını, iki çocuğu olduğundan boşanmasının imkansız olduğunu filan söyleyip tası tarağı toplamış, gitmiş. Bütün bunları yapması sadece beş dakika sürmüş. Kızın telefonlarına da yanıt vermiyormuş.
“Ne? Bir de arıyor musun adamı?” dedim hayretle. Çünkü ne olursa olsun belli konularda çok kesin prensipleri olan bir kızdır arkadaşım.
“İnanamıyorum ama” deyip ağlamaya başladı. “Daha altı saat önce şurada senin oturduğun yerde oturuyordu. Çok mutluydu. Bir anda nasıl biter? Bir açıklama istiyorum. Duysam içim rahatlayacak”
“Boş ver,” dedim. “Böylesi daha iyi. Bir an önce unutmanız lazım birbirinizi”
Benim dışarıdan gördüğüm şu: Ortada çok belli işaretler vardı zaten bu adamın evli olduğuna dair ama benim canım arkadaşım görmemeyi tercih etti. Neden? Çünkü âşıktı.
Ortada adamın -en hafif deyimiyle- ahlaki yönden eksikli bir insan olduğuna dair çok kesin işaretler var ama arkadaşım hala bunu da görmemeyi tercih ediyor. Neden? Çünkü âşık.
Ortada adamın arkadaşıma değil âşık olmak, öyle uzun boylu bile sevmediğine dair çok kesin işaretler var ama arkadaşım bunu da görmemeyi tercih ediyor. Neden? Neden olacak? Çünkü âşık.
Birisi “Ben aşığım” diyorsa “Hayır efendim, sana öyle geliyor” diyemezsiniz. Aşk çok çetrefilli bir duygudur çünkü. O yüzden ben de arkadaşıma öyle diyemedim. Üzülme deyip teselli ettim. Her zamanki gibi pasta yedik, film izledik. Arada gözleri doldu, mendil verdim. “O da üzülüyordur şimdi, yazık” dedi. Duymazdan geldim.
Başka ne yapabilirdim ki?